15 Ocak 2012 Pazar

Bu kadinin sesi yuregime dokunuyor

Joan Baez

14 Ocak 2012 Cumartesi

Ve o gun yine cok fazla zamanim vardi.

Once carsaflarimi degistirdim. Sonra dus aldim, yine sarki soyledim dusta. Sonra bu aralar hep yaptigim gibi kendimle konustum.

Dusunurken konusurum ben. Hem sizinle, hem kendimle. Beynimi acip okuyabilseniz, senaryolar gorursunuz. Bir suru. Soylenmis, soylenecek ve hicbir zaman soylenmeyecek bir suru soz.

Yazmaksa daha beter. Yazmak dusundugumun kaniti adeta, dusunduklerimin ne kadar olgun/cocukca oldugunu hic utanmamacasina yuzume vuran, en korktugum. Ne zaman derin dusuncelerde bogulsam ve kacmak istesem yazmiyorum iste.

Sanirim artik yuzlesme vakti.

Cok zaman harciyorum hayatta. Yapmak istedigim milyonlarca sey, tanimak istedigim milyonlarca insan, okumak istedigim milyarlarca kitap varken, hicbir sey yapmayip cok zaman harciyorum. Hayatim parca parca, ugrasiyorum, bir araya getiremiyorum. Iki ayri dunyaya da derinlemesine baglar kurmusken ikisine de ait hissetmiyorum kendimi. Hayatini degisim uzerine kurmus olan ben, hayatimdaki bir suru degisimden sonuncusunu yine sarsintili geciyorum. Ipleri birbirine iyice dolasiyor ucurtmalarin, giderek zorlasiyor cozmesi.

Kiskaniyorum hayatini bir araya getirip devam edebilenleri. Masamda kahve fincanlari birikirken daha da gomuluyorum karanliga, sikayet ediyorum, "Sikayet etme artik" diyorum kendime, bunu derken daha da sikayet ediyorum.

Insanlik beni hayal kirikligina ugratiyor. Gece gunduz calisip sonrasinda bir sirkette ya da bankada calisip cok para kazanma hayali olan insanlara aciyorum. Sonra sen ne istiyorsun diyorum kendi kendime. Cocuk yapmayacagim, evlenmeyecegim, para kazanmak istemiyorum diyorsun, peki ne yapacaksin hayatta? Senin hayattaki idealin ne? Ne yapmak istiyorsun?

20 yasindayim ve bu sorularin hicbirinin cevabini bilmiyorum ve cevabini bilmedigim baska bir suru soru daha var. Artik ergenim diyerek siginacagim bir kapim da yok.

Ne olacak peki simdi?

11 Aralık 2011 Pazar

and do you still feel younger than you thought you would by now,
or darling, have you started feeling old yet?
don't worry i'm sure that you're still breaking hearts
with the efficiency that only youth can harness
and do you still think love is a laserquest
or do you take it all more seriously? 
i've tried to ask you this, in some daydreams that i've had
but you're always busy being make believe
and do you look into the mirror to remind yourself you're there
or have somebody's goodnight kisses got that covered?
when i'm not being honest, i'll pretend that you were just some lover


Hala aska inanip inanmadigimi bilmiyorum, gercekten bilemiyorum. Surekli o kisinin yaninda olmak istemek midir o duygu? Oda arkadasim birini ariyordu o biri "who thinks I'm awesome and wants to hang out with me all the time" olmaliydi. Birkac haftaya kalmadi oyle biri bulundu, 2 aylik sevgili oldu. Ask dedigimiz sey friends with benefits mi? Yoksa aradigimizda bulabilecegimiz bir sey midir gercekten? Biriyle bir omur gecirmek mumkun mudur? Cunku tanidigim herkesi daha fazla tanidigimda mutlaka gicik olacak seyler buluyorum ben mesela (icses: bu herkese mi oluyor yoksa ben igrenc bir insan miyim?) Insanlar o kadar aptal ki abuk subuk tesadufleri yanlis anlayip asik olduklarini sanabiliyorlar. Mesela yapilan bir psikoloji deneyinde (baya seksist bir deney okumadan once haber vereyim size) erkeklere playboy dergisi veriyorlar bir yandan da kalp atislarini dinleyebilecekleri bir cihaz var. Sonuclar gosteriyor ki deneye katilan erkeklerin cekici olarak isaretledikleri kadinlar kalp atislarinin hizlandigi anda isaredikleriymis. (Yani buradan heyecanlandi ve cekici olarak isaretlediyi cikarabiliriz) Ama deneyin olayi su ki, o kalp atisi kendi kalp atislari degil daha onceden kaydedilmis herhangi birinin kalp atisiymis. Yorumu size birakiyorum

8 Aralık 2011 Perşembe


There once was a girl with one little curl
Right in the middle of her forehead
And when she was good she was very good
And when she was bad she was horrid.
— Henry Wadsworth Longfellow 

1 Aralık 2011 Perşembe

Geri sayim

Ilk 2 ay hic ozlemedim. Kimseyi, hicbir yeri. Simdiyse her dakika eve gitmenin hayalini kuruyorum.

Hayatim surekli ne gittigi ne de biraktigi yere ait olabilmenin ve tam bir yere ait hissetmisken orayi birakmanin celiskisi icerisinde geciyor. Sanirim bu hep boyle olacak

27 Kasım 2011 Pazar

Pazarlardan nefret ediyorum. Tek yaptigi sey bana pazartesiye yetistirmem gerekenleri hatirlatmak. Cok aci.

23 Kasım 2011 Çarşamba

He heeyyy! New York'a gidiyorum yarin sabah! Anilar da yakinda gelir wait-for-it!
Asagidaki sarkinin bana en cok hitap eden kismini buldum:


Hiçbir zaman kök salmamış ki
Sırf birgün çekip gidebilmek için



Iste bu yuzden su an uzak diyarlardayim, en fazla 10 sene burada yasadiktan sonra buralardan da cekip gitmeyi planliyorum. Hatta planimi da hazirladim, lisede Model UN'e iyi ki girdim dememin sebebi bana Sinir Tanimayan Doktor'lari tanitmis olmasidir. Bugunlerde fark ediyorum ki sadece onu degil, Human Rights Watch, World Health Organization gibi orgutleri de tanitmis bana. Hem insan sagligina hem de insan haklarina bu kadar deger verip, surekli kacista olmak isteyen biri icin daha uygun bir meslek yok herhalde. 


Thanksgiving'de "Turkey" yemeleriniz bol olsun.