16 Mart 2011 Çarşamba

Dünyanın en tatlı kuzeni benimkisi!

we burnt to the ground
left for you to admire
with buildings inside church of white.
we burnt to the ground left a grave to admire.
and as we reach for the sky, reach the church of white.

a sunday smile you wore it for a while.
a sunday mile we paused and sang.
a sunday smile and we felt true.
Beirut- Sunday Smile

I wish to weep

all theories
like clichés
shot to hell,
all these small faces
looking up
beautiful and believing;
i wish to weep
but sorrow is
stupid.
i wish to believe
but belief is a
graveyard.
we have narrowed it down to
the butcherknife and the
mockingbird.
wish us
luck.


Charles Bukowski

İkinci bir emre kadar beni en güzel anlatan şiir bu.

Stres!

3 haftadır diyet uğruna yüzüne bakmadığım çikolata ve kahveyle son 3 gündür epey içli dışlıyız maalesef. Ben yiyorum madem, sizin de canınız çeksin yiyin diye fotoğrafını da koydum oh olsun! Okulumuzun nadide konferansı RCIMUN'a kadar vermeyi planladığım kiloları da veremedim tabi ki. Sebebi de GERGİNLİK! Evet tam 15 gün sonra geleceğime dair önemli bilgiler ediniyorum. Hayır fal baktırmayacağım tabi ki de, Amerika'da başvurduğum üniversiteler kararlarını açıklayacaklar.

O gece için planlar yapıldı bile. Ally ve Macbook'u (Bir an Ally Mcbeal yazıyorum sandım, ihi) bize gelicek, G.'nin de gelmesini planlıyoruz, daha sormadık. Hatta büyük ihtimalle benim Duke bursu için mülakatım da o gece olacak. Herhalde öğleden sonramızı sinemada orada burada geçiririz, gece yarısına doğru da internetin başına kurulup mail bekleriz. En büyük korkum onlar mutlu olur da ben olamazsam en güzel gecelerini zehir edecek olma ihtimalim. Neyse kendime hakim olurum herhalde.

Evet bunları yazarken bile heyecanladım. Kararlar büyük ihtimalle verildi artık ama bunu okuyorsanız lütfen pozitif enerjinizi evrenden esirgemeyin. (Secret falan inanmıyorum da, varsa da faydasını görelim:D) Ben de karşılığında YGS'ye girecek herkes için pozitif enerji ve gülücük yollayacağım valla söz. (Zaten dönem olarak karanlık bir evre içerisindeyiz, herkes birbirine atar yapıyor, ama kızmadım size, affettim, siz de çok gerginsiniz)

Bir de Heart of Darkness bir gün elinize geçerse okumayın! O-KU-MA-YIN! Çok merak ediyorsanız ben size anlatırım.

14 Mart 2011 Pazartesi

Mart

Daha iki gün önce kar tatili olsun diye tuttururken şimdi sabahları kalktığımda güneşin beni uyandırıyor olması çok ilginç değil mi? Ya da en kalın montum yetmezken, şimdi sweatshirtlerin kalın geliyor olması. Baharın geldiğini ilk bugün hissettim ben, umarım yarın kar yağmaya başlayıp tekrar kışa döndürmez bizi mart. Servisten inip eve doğru yürürken kulağımda Zach Condon'un sesi, burnumda ise taze biçilmiş çim kokusu vardı. Uzun zamandır ilk defa kendimi huzurlu hissettim. Tam olarak mutlu değil belki, ama huzurluydum. Kimse de huzurumu bozamazdı.

Madem bahar geliyor, madem artık sınavlar benim için hiçbir şey ifade etmiyor, madem haftaya tatil o zaman artık kimsenin beni mutsuz etmesine izin vermemeliyim. Hadi öptüm.

Bu arada balkabağı çorbası berbat oldu, bir tek annem içti, canım annem.

13 Mart 2011 Pazar

Aman yani

Pumpkin Soup 2 by ..Moo
Pumpkin Soup 2 a photo by ..Moo on Flickr.

Şimdi başvuruların bekleme sürecindeyim ve başka da işim yok ya, yemeğe sardım ben. Geçen haftasonu pişirdiğim kalamar ve hazırladığım mükemmel sosu (çok alçakgönüllüyüm evet) evde epey beğeni toplayınca dedim "Sophie, kızım sen daha ileri seviye şeyleri bilem yapabilirsin" ve 1 saat öncesi itibariyle tofulu balkabağı çorbasına giriştim. Her şey çok güzeldi ki, malzemeleri rondodan geçirirken köri (tarifte miktarını belirtmiyordu ben de bir tatlı kaşığının ucuyla koymuştum) kokusunun içindeki diğer her şey (hindistan cevizi olsun, tofu olsun) daha baskın olduğunu fark ettim. Sütü de ilave ettikten sonra tadına baktım kiiiiii bizim balkabağı çorbası köri çorbası olmuş!

E ne yapayım ben şimdi aklıma, bana yardım etme bahanesiyle gelip her şeyi yapan tezcanlı annemi mutfaktan kovmuş olan ben başladım "anneee anneee" diye böğürmeye. Lakin yapacak pek bir şey yoktu, üstteki resimdeki gibi aynen olması gerektiği gibi gözüken ama tadından şüphe duyduğum çorbam şu an kısık ateşte pişmekte. İlk tadacak olan kurbanı ise bana bu aralar sürekli "sus artık" diyen kardeşim olarak belirledim.

Yapa yapa öğreniceğimi söyleyin lütfen!