6 Şubat 2010 Cumartesi

Kitapçılar


Bookstore in Brooklyn, originally uploaded by pedro vit.
Benim en büyük hobim kitapçıları dolaşmaktır. Evde beni bekleyen yüzlerce kitap olsa da, o gün hiç param olmasa da bir kitapçının önünden geçiyorsam içeri girmeden edemem. Hatta saatler bile geçirebilirim bıraksanız. Bu yüzden de annem bana çok kızar, alışverişe çıkmışızdır ama en az bir saatimiz yine kitapçıya ayrılır.
Tabi kitapçı dediysem her kitapçıya da yüz vermem. Belirli kriterlerim var. Mesela son günlerde fark ediyorum D&R'ı ve Kabalcı'yı kitapçı kategorisine bile sokmuyorum. Kitapçı dediğinde sadece kitap satılmalı, kırtasiye, test kitabı, DVD olmamalı benim kitapçımda. Hatta mümkünse yabancı kitap koleksiyonları da geniş olmalı.
Bu bağlamda daha önce pek çok kez bahsettiğim gibi Robinson Crusoe 389 favorimdir. Küçücüktür ama aradığınız her kitabı bulabilirsiniz. Minimalist müzik üzerine kitaplardan tutun da Marx'ın Das Kapital'ine kadar her şey bulunur. Eğer bulamadıysanız sipariş etme şansınız da vardır. Kitap aldığınızda üzerinde Robinson Crusoe sticker'lı kese kağıdından paket vermeleri ya da üzerinde Robison Crusoe'nun iki farklı tanımının bulunduğu karton çantaları da cabası.
Remzi Kitabevi'nin de hakkını yememek gerekir bu yüzden. Zaten fark ettiyseniz az sayıda şubesi olan yada tek mağaza olan kitapçılar daha bir zevke hitap ediyor.Bağdat Caddesi'ndeki şubesi epey geniş olmakla beraber Akmerkez'deki şubesi de küçük kafemsi bölümüyle yazarınızı mutlu ediyor. YKY Yayınlarının Galatasaray'daki kitabevi de Adil Hoca'mın kitaplarını bulundurduğu için gönlümüzde ayrı bir yeri var. Hem burada sınırlı sayıda baskıları olan koleksiyoner kitapları da bulunmakta.
Asıl bu yazıyı yazmama sebep olan kitabevi ise Can Yayınları'na ait. Ara Kafe'nin hemen yanında bulunan Can Kitabevi taşınmış. Merak etmeyin çok uzağa değil hemen karşıdaki sokağa, İngiliz Konsolosluğunun bulunduğu yerin hemen yakınlarında. Ama eskisi gibi sadece beyaz kapaklı, kırmızı kalpli kitaplarını satmıyor. İçeri girince beyazla gözleriniz kamaşıp, her farklı ülkenin edebiyatına ayrılmış bölümlerde kendinizi kaybedemiyorsunuz. Hem de Can Yayınları'na özel 20% indirimlerini de yapmıyorlar artık. Her yerde bulabildiğiniz sıradan kitapçılara dönüşmüş Can Kitabevi, beni çok üzdü.
Kitapçılardan bahsetmişken, sahaflara ayıp etmeyelim. Kadıköy'deki sahafların yeri ayrı olsa da, Beyoğlu'nda Odakule'nin hemen karşısındaki Denizler Kitabevi'nde 1800'lerden kalmış Fransızca Osmalı İmparatorluğu haritasını bile bulabilirsiniz. Biz Ally'le bulduk mesela, birileri için... Bir de tabi yine İngiliz Konsolosluğu'nun sokağındaki Sahaflar Çarşısı var ki, ben her seferinde bir film posteri, birkaç tane de ucuz fiyata seviyeme uygun Fransızca çocuk kitapları ediniyorum kendime. Bir tane Un Martien Dans Le Frigo var mesela, beni çok güldürüyor.
Bodrum'da bir kitapçım vardı mesela. Thefoolonthehill'in hayalindeki gibi, hem sahile çok yakındı hem de balkonunda kafesi vardı. Ben her yaz oradaki abiye Harry Potter'ın yeni kitabı geldi mi diye sorardım. Ben Robert'e geldim, orası da kapandı, kebapçı yaptılar sonra. O gün bugün ben de emekli olunca kitapçı açma hayali kurarım.
Bugün de size The Vines'dan Winning Days gelsin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder