17 Ekim 2010 Pazar

9

 Daha kısa vadeli hayallerim de var tabi. Bunlardan en önemlisi 30 Ocak Pazar sabahı yapacaklarıma dair. Siz siz olun, o vakitlerde beni rahatsız etmeyin, en güzel haberlerinizle gelin, hatta gelin beraber zıplayalım. Şimdi nedir bu 30 Ocak'ın önemi? Öncelikle 31 Aralık gecesi itibariyle zaten başvurucu süreci sona ermiş, artık gergin bekleyiş başlamış oluyor. Ben bu planları 1 Ocak Sabahı hakkında yapmışken, cicili bicili takvimime baktığımda sonraki hafta pek çok sınavım olduğunu, bir sonraki haftada da finallerimin başladığını görünce planlarımı ertelemeye karar verdim. E madem, yarıyıl tatilinde Hollanda'ya da gidemiyorum, sophie için keyif vakti başlamalı dedim kendi kendime.

Öncelikle 30 Ocak sabahı, hayatımda ilk defa 12ye kadar uyuyacağım. Bu bir özel durum haricinde hiç yapmadığım bir şey. (daha fazla bilgi için bkz. Ally ile yaz tatili) Sonra uyanıp, sıcacık yatağımda, baş ucumda kahve ile önceden sipariş ettiğim bir sürü dergiyi okuyor olacağım. Sonra güzel bir film izleyip, annemleri Moda'ya gitmeye ikna etmek de fena olmaz. Ailecek güzel bir kahvaltı yaparız. (brunch demekten vazgeçtim de) Asıl planlar şimdi geliyor. Fransız Kültüre kayıt, okul kütüphanesinden milyon tane kitap alıp, 5 sene boyunca içimde kalıp okuyamadığım bütün kitapları okumaca, Mr. B., Mr. C., Mr. R. gibi sohbet etmek isteyip de her seferinde yarım bırakmak zorunda olduğum sohbetleri tamamlamaca, mezun olmadan okulun her köşesinde fotoğraf çektirmece gibi binlerce oyun var aklımda. 

Hayatı ertelememek lazım diyen kimdi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder