13 Aralık 2009 Pazar

Rapsodi İstanbul

En çok gitmeyi hayal eder insan...

Nereye olursa olsun, kimle olursa olsun, gidelim dediğinde mutlaka gidilecek bir yer vardır aklında.

Her şeyden bıktığında, canın sıkıldığında, insanlar seni boğduğunda senaryo ne kadar hayalci ve gerçekdışı olsa da o yer aklının bir köşesinde hep durur. O yerde gereksiz can sıkıntılarına, entrikalara, küçük hesaplara yer yoktur, hatta küçük ayrıntılar mutlu eder seni. Yüzünde de her zaman bilge bir gülümseme vardır hayallerinde.


etrafina bak, onlardan olma sakin

Genellikle de geziyorsundur, bazen İtalya'dır bu, bazen sırtında çantayla İskandinavya, bazen de Afrika'dır burası.



yola koyul kucuk kucuk, git buralardan

Ama en önemlisi bütün pişmanlıklarından uzakta olmak istersin, kimsenin seni tanımadığı öyle bir yer vardır ki yeniden başlayabilesin, yapamadığın her şeyi yapabilesin, yağmur yağdığında yetişecek bir yerin olduğu için canını sıkmayasın, yağmurun tadını çıkarasın, insanlara kendini istediğin gibi tanıtabilesin ve yalnız olsan bile korkmayasın.


sokaklarda sapsarı yapraklar, mazgallarda yağmurlar

Eğer gece uyuyamadıysan, o yeri hayal ederek uykuya dalmaya çalışırsın ki güzel rüyalar göresin. Ben küçükken öyle yapardım, eğer karanlıktan korktuysam yada en son Voldemort'un Harry'e yine ne yaptığını okuduysam, gözlerimi sımsıkı kapatır, rengarenk bir lunaparkta hayal ederdim kendimi. Önce atlı karınca, sonra dönme dolap, sonra da belki balerin.


hangi kentte bu denli acı var, başka nerde istanbul kadar?

Kendi şehrin anlamını kaybetmiştir artık, uzaklaşmadan da anlamını geri kazanamayacaktır senin için. Hem belki gittiğinde o seni boğan insanlar seni özlemiş olurlar, kimbilir. Özlemek ne kadar acıysa, özlenmek de o kadar güzeldir.

Git.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder